Getir

Erhan Erkut
7 min readJun 24, 2021

Yeni tekboynuzumuz Getir hakkında 15, 16, 17, ve 18 Haziran tarihlerinde GazetePencere’de çıkan yazılarımı burada toplu halde yayınlıyorum.

Getir-1

Son dönemde aldığı yatırımlar ile Türkiye’den çıkan en değerli girişim Getir oldu. Yatırım miktarları ve ulaşılan değerleme yaygın bir şekilde duyuruldu. Bu yazıda Getir’in bana ilginç gelen yönlerinden bahsetmek istiyorum.

Kurucular

Getir Türkiye’nin 3 büyük ve prestijli üniversitesinin mezunları tarafından kuruldu: Boğaziçi, İTÜ ve ODTÜ. En tanınan kurucu ortak daha önce BiTaksi ile adını duyuran Nazım Salur. Serkan Borançılı 10 yıllık GittiGidiyor deneyimi yanında birçok girişimde rol almış bir seri girişimci. Tuncay Tütek ise uzun yıllar kurumsal dünyada bulunduktan sonra girişimcilik dünyasına Getir ile adım atmış.

Fikir

Nazım Salur, BiTaksi ile 3 dakikada taksi hizmeti sunabildiklerini görünce 10 dakikada gündelik ihtiyaçları kapıya ulaştırmayı düşündüğünü ifade ediyor. Getir’in ne yaptığını anlatırken benim kullandığım kısa tarif ise “cepte bakkal çırağı”. Yani ülkemizde çok yaygın olan bakkalların evlere teslim hizmetinin teknoloji kullanımı ile merkezileştirilmesi. Korsan takside önde gelen bir ülke olmamıza karşın, ülkemizden bir Uber çıkaramadık (geleni de kovduk), fakat ülkemize özgün “bakkal çırağı” modelini yeni ekonomiye uyarlamayı Getir sayesinde başardık!

Yurt dışına açılış

Tüm girişimcilere ilk günden itibaren yurt dışı pazarlarını da düşünmelerini öneririz. Fakat maalesef şimdiye kadar çok az girişim bunu başarabilmişti. Getir alanında dünyada ilk olma avantajını iyi kullandı ve son dönemde aldığı iki büyük yatırım ile tam zamanında yurt dışına açıldı. Yurt dışına açılırken de rakiplerin olmadığı bir pazar yerine rekabetin en yoğun olduğu Londra pazarını (Gorillas, Jiffy, Dija, Weezy, Zapp) seçtiler. Tabii bu tercihte Londra pazarının büyük olması ve bu işi tanıyor olması da rol oynadı.

2020’de Almanya’da Kağan Sümer ile Jorg Kattner tarafından kurulmuş olan bakkaliye teslimat şirketi Gorillas çok hızlı büyüdü ve bir yıl içinde 300 milyon dolar yatırım alarak Amsterdam, Londra ve Münih’i de içeren 12 şehre yayıldı. Avrupa’nın en hızlı tekboynuzu ile rekabet etmenin yolunu hiç gecikmeden onların girdikleri şehirlere girmek olarak belirleyen Getir, sadece 2021 yılında aldığı 1 milyar dolara yakın yatırım ile Ocak’ta Londra’ya, Mayıs’ta ise Amsterdam’a girdi. 2 trilyon dolarlık Avrupa pazarında lider olabilmek için Getir, Fransa, Almanya ve Hollanda’yı da hedefliyor. Değerlemesini son 6 ayda neredeyse 10 misline çıkaran Getir’in ABD pazarına girmesi ile rahatlıkla 10 milyar doların üzerinde bir değerlemeye ulaşmasını bekliyorum. (Not: Getir’e yatırım yapmadım :-)

Veresiye

Bakkalların geriye kalan tek avantajı veresiye defterleri. Öngörüm, Getir’in yakında bu alana da gireceği ve bir finans kurumu ile anlaşarak “önce al, sonra öde” sistemini hayata geçireceği yönünde. Bu adımı da attıkları zaman bakkalların Getir ile çalışmak dışında pek bir alternatifleri kalmayacak ve Getir bakkalları da içine alan bir yapıya dönüşecek.

Getir-2:

Getir hakkında söylenecek çok şey var. Bir sonraki yazımda, Getir’in bir perakende şirketi değil bir teknoloji şirketi olduğundan, karanlık dükkân konsepti üzerinden çevreye katkısından ve ülkemizdeki perakende yelpazesindeki yerinden bahsetmeye çalışacağım.

Getir-2

İdeal kavram ispatı

Bir girişimin başarılı olup olamayacağının en önemli göstergelerinden birisi kavramın ispatıdır (proof of concept). Ürün veya hizmet ile pazar arasındaki uyum genellikle bir pilot çalışma ile test edilir. Test için seçilen pazar önemlidir. Örneğin Kayseri’de mantı satabiliyorsanız, Paris’te de mantı satabileceğiniz iddiasına yatırımcılar burun kıvırabilir. Ama İstanbul gibi trafiği karmaşık bir şehir cepte bakkal çırağı uygulaması için mükemmel bir test ortamıdır. Avrupa’nın en büyük şehri olan İstanbul’da 10 dakikada teslimat yapabiliyorsanız Avrupa’nın her büyük şehrinde yapabilirsiniz.

Pandemide Getir

Ben Getir’in 2015’teki kuruluşundan beri zamanı gelmiş bir girişim olduğunu düşünüyorum. Pandemi döneminde YemekSepeti veya Yurtiçi Kargo gibi eve servis şirketlerinin tümüne talep ciddi olarak arttı. Ayrıca restoranlar kapalı olduğundan bakkal ve marketlere de talep arttı. Bu iki değişim Getir’in büyümesini 2020 yılında çok hızlandırdı. 2020 yılında gelen büyük yatırımların kararı pandemiden önce alınmış da olsa, zamanlamaları çok iyi oldu.

Yelpazedeki Yeri

Ülkemizdeki bakkaliye yelpazesinin kadim oyuncusu tabii ki bakkallarımız. Son yıllarda sayıları 200.000’in altına düşmüş olsa da hem küçük yerleşim bölgelerinde tek alternatif olmaları hem de mahallenin sosyal dayanışma merkezi olmaları nedeniyle kalıcı olacaklarını düşünüyorum. Pandemi döneminde eve en yakın perakende noktası olan bakkalların önemi arttı.

Son dönemde yiyecek ürünlerinin fiyatlarının artması ve alım gücünün azalması indirim marketlerine yaradı. Euromonitor’e göre 3 büyük oyunculu (BİM %49, A101 %30, Şok %19) bu segmentin cirosu 2007’den bu yana yılda ortalama %35 artarak 2020’de 107 milyar TL’yi geçti. Oyuncu sayısının en yüksek olduğu süpermarket segmenti ise 2020 yılında benzer bir büyüme ile 160 milyar TL ciroya ulaştı. Öte yandan bu pazarın iki ucunda bulunan hipermarket (örneğin Migros 5M) ve modern bakkal (örneğin M-Jet) segmentlerinin yıllık ciroları sadece 8–9 milyar TL civarında ve büyüme hızları da diğerlerinden daha düşük.

Bakkaliye sektöründeki en hızlı büyüme tabii ki Getir’in lideri olduğu eve hızlı teslimat segmentinde. Almanya merkezli Delivery Hero, satın almış olduğu YemekSepeti’nin ekip ve tecrübesinden yararlanarak BanaBi ile bu sektöre hızlı bir giriş yaptı. Geniş bir ürün gamı ile pazara giren İste Gelsin de bazı bölgelerde iddialı. Hızla büyüyen ve satışlarını tehdit eden bu pazarın dışında kalmak istemeyen Migros ise Migros Hemen ile bu segmentte yer almaya çalışıyor. Ürün çeşitliliği, hizmet alanı ve teslim sürati konularında en önde olan Getir, fiyat rekabetine girmemesine rağmen piyasa lideri. Ayrıca Getir hizmetlerini Getir Büyük, Getir Su, Getir Yemek ve Getir Çarşı alt markaları ile farklılaştırarak rekabeti yeni boyutlara taşıyor.

Görünen o ki, bu sektörde işi en zor olan segment aşağıdan BİM’in liderliğindeki indirim marketleri yukarıdan da Getir’in liderliğindeki cepte bakkallar tarafından sıkıştırılan süpermarket segmenti. İlk yazımda Getir hakkında söylenecek çok şey var demiştim. Üçüncü yazı ile devam edeceğiz.

Getir-3

Dijital bakkal sektörünün parlayan yıldızı Getir hakkındaki bu üçüncü yazımda Getir’in çok önemli olduğunu düşündüğüm bir özelliğinden bahsedeceğim.

Bir perakende şirketi?

E-bakkal Getir bakkaliye ve ev ihtiyaçları satıyor olmakla birlikte, bence teknoloji destekli bir perakende şirketinden çok, perakende işinde olan bir teknoloji şirketi. Bu işi iyi yapabilmek için her şeyden önce elinizde çok güvenilir bir şehir haritası olması gerekiyor. İstanbul hızla büyüdüğünden ve hem yollar hem de adresler sürekli değiştiğinden herkesin kullanımına açık Google Maps gibi bir sistem Getir’in hedefleri için yetersiz. Bu nedenle Getir ise kendi coğrafi bilgi sistemini kurarak başlamış ve bu sistem sürekli yenileniyor.

Dükkân Optimizasyonu

Bu sisteme demografik verileri ve geçmiş satın almalara dayalı müşteri davranışı verilerini eklemişler. Böylece ellerinde depo yer seçimi için gereken veri yapısı oluşmuş. Bu veriler ile tüm evlere 10 dakikada hizmet verebilmek için kaç depoya ihtiyacınız olduğu ve bu depoları nerelere yerleştirmeniz gerektiği, endüstri mühendisliği öğrencilerinin yakından tanıdığı karmaşık bir optimizasyon problemidir. Problem bununla bitmiyor tabii. Her depoda kaç araç ve kaç görevli olması gerektiğinin de hesaplanması gerek ve esnek bir operasyon için bu hesabın gün ve saat boyutlarında yapılması gerek.

Stok Optimizasyonu

Dükkân yerleşimi ve araç/çalışan sayısının dinamik optimizasyonundan sonra işin envanter tarafına odaklanmak gerek. İstanbul’un semtleri ciddi sosyo-ekonomik farklılıklar gösterir. Örneğin Getir’in 2017 verilerine göre en fazla kitap ve dergi siparişi Beşiktaş ve Ortaköy’de verilir iken Moda ev hayvanı maması, Beylikdüzü bebek ürünleri, Bomonti ise cinsel sağlık ürünlerinde öne çıkmış. Talebin zaman boyutu da önemli. Gece yarısı ile sabah 06:00 arasında en çok siparişi verilen ürünlerden birisi çiğ köfte olmuş. Maç günlerinde çerez ve içecek siparişleri çok artmış. Bu verileri kullanarak yapılan stok planlaması sayesinde doğru ürünlerin doğru zamanlarda doğru noktalarda hizmete sunulması sağlanmış. Özellikle bozulabilecek ürünlere girildiğinde stok planlamasının önemi daha da artmış.

Büyük veri ve yapay zekâ

Özetle Getir’in esas gücü elindeki veriler ve bu verilerin kullanıldığı dinamik optimizasyon modelleri. Tabii her gün veri tabanına on binlerce veri ekleniyor olması büyük veri uygulamalarını zorunlu kılmış. Zaman içerisinde değişen taleplerin trendini takip edebilmek için de yapay zekâ uygulamalarına geçilmiş. Getir aslında son derece sofistike bir tedarik zinciri şirketi. Uzun vadede bakkaliye ve ev ürünleri ile yetinmeyip ellerindeki veri ve modelleri kullanarak en azından Türkiye’de Amazon’a rakip olmaya çalışmaları veya tüm lojistik hizmetlerine girmeleri bana şaşırtıcı gelmez.

Getir’in bu yenilikçi ve rekabetçi özelliklerini fark eden dünyanın önde gelen yatırım kurumlarında Crankstart, Sequoia Capital ve Tiger Global’ın yanında ülkemizin de önde gelen girişim sermayesi kurumlarından Revo, Fiba ve Esas’ın Getir’in arkasında olması Getir’in yurt dışında başarı şansını artırıyor. İlk Türk “decacorn”u (10 milyar dolar değerlemeye ulaşan teknoloji girişimi) olma yolundaki Getir’e başarılar diliyorum.

Getir-4

Getir hakkındaki üçüncü yazımda Getir’in kullandığı farklı teknolojilerden bahsetmiş ve Getir’in aslında perakende sektöründe yer alan bir teknoloji şirketi olduğunu anlatmıştım. Bu son Getir yazısında ise şirketin bakkaliye ve ev ihtiyaçları sektörüne getirdiği önemli bir yenilikten, yani “gölge mağaza” konseptinden bahsetmek istiyorum.

Gölge Mağaza (Dark Store)

Gölge mağaza, yalnızca çevrimiçi kanallar üzerinden verilen siparişlerin tedarik edildiği, müşterilerin giremediği mağaza demek. Dünyanın ilk gölge mağazasını Amazon 1995’te kurdu. Gölge mağazalar Türkiye’ye ise 1998’de Hepsiburada ile girdiler. Fakat market sektörünün ilk gölge mağazasını Getir kurdu. Gölge mağaza Getir’in maliyetlerini nasıl düşürüyor?

Kuruluş maliyeti

Bugün bir süpermarket açmak istiyorsanız işlek bir yolda, otoparkı olan büyük bir mağaza bakarsınız. Fakat gölge mağazanız ara sokakta olabilir ve önünde sadece motosiklet park yeri olması yeterli. Ayrıca gölge mağazaya müşteri girmeyeceğinden geleneksel süpermarkete kıyasla çok daha küçük bir alan ve hacim gerektirir. Ayrıca dekorasyon masrafınız da olmaz. Gölge mağaza denilen şey aslında basit bir depodur.

İşletim maliyeti

Geleneksel bir süpermarketi kışın ısıtıp yazın soğutmanız ve sürekli olarak aydınlatmanız gerekir. Buna karşılık gölge mağazanın ısıtılıp soğutulması gerekmez ve aydınlatma gerektiğinde yapılabilir. Geleneksel süpermarkette ürünlerin teşhirine dikkat etmek gerekir, markalara raflarda anlaşmalar çerçevesinde yer verilir, ürünler sınıflandırılıp yerleştirilir, ürünleri raflara dizmek için mağazanın kapanması beklenir, kırılma dökülme ve hırsızlık yüzünden kayıplar olur. Gölge mağazada ise teşhir olmadığından ürünler depo ortamında kutularda saklanabilir, ürünlerin dayanıklılık süreleri uzatılabilir, depo içerisinde her zaman envanter hareketi yapılabilir, sayım gerekmez ve kayıplar daha az olur. Ayrıca gölge mağazada kasiyer de bulunmaz ve büyük gölge mağazalarda ürünlerin sepetlere konulmasını robotlar devralır. Böylece personel maliyeti de azalır. Gölge mağazada stok ve tedarik yönetimi ile operasyonel maliyet optimizasyonu yapmak da daha kolaydır.

Ulaşım maliyeti

Birçok müşteri süpermarket alışverişi için araba kullanıyor. Getir ise ürünleri genellikle çok daha az benzin kullanan küçük motosikletler ile dağıtıyor. Ayrıca motosikletler hem daha kısa yollardan gidebiliyorlar hem de yoğun trafikte otomobillerden daha hızlı yol alarak ulaşım süresini kısaltıyorlar. Yani süpermarket alışverişini araba yerine motosiklet ile yapmak çok daha az karbon salınımına sebep oluyor ve dünyaya da iyi geliyor.

Zamanın değeri

Bir profesyonelin markete gidip alışveriş yapması bir saatini alabilir. Gölge mağaza ve dijital bakkal sayesinde aynı sipariş 10 dakikada eve ulaşabilir. Böylece yaşamımızdaki en değerli şey olan zamandan tasarruf ederiz.

Tüm bu avantajlar göz önüne alındığında, gölge mağazaların bu sektörde hızla artmasını bekleyebiliriz. Görünen o ki, gölge mağazalar market sektörünü altüst edecekler. Belki de sebze/meyve ve et/şarküteri reyonları geleneksel olan fakat diğer ürünlerin gölge mağazada bulunduğu hibrid mağazalar doğacaklar.

Getir’in is modeli bence bir kazan/kazan/kazan yaratıyor: hem Getir kazanıyor hem müşteri hem de dünya — yani bir çeşit İkigai! Geleceğin başarılı girişimleri için güzel bir model. Getir’in yolu açık olsun.

--

--

Erhan Erkut

Özyeğin Üniversitesi Kurucu Rektörü (1.1.2008–1.7.2013), MEF Üniversitesi (1.1.2014 -…) erhanerkut2000@gmail.com