İnisiyatif Tercihten Önemli

Erhan Erkut
3 min readJul 31, 2022

Bu yazıyı 13 Temmuz 2022'de yazdım, ve yazının biraz editlenmiş versiyonu 25 Temmuz 2022'de Sözcü’nün Tercih Ekinde yayınlandı.

_________________________________________________

Bayram tatili dönüşü tüm ülkeyi üniversite tercih dönemi heyecanı sardı. Yılların şartlanması ve ailelerinin, çevrelerinin ve medyanın da orantısız abartmaları sonucu gençler yaşamlarının en önemli kararının arifesinde olduklarını sanıyorlar. Üniversite tercihi sanılanın aksine pek de önemli değil. Bu düşüncemin 3 temel nedeni var:

1) Üniversite hiçbir zaman mesleğe hazır eleman yetiştirme merkezi olmadı. Bırakın zaten belirli bir mesleğe götürmeyen fizik, sosyoloji gibi temel bilimleri, bir mesleğe götürdüğü düşünülen mühendislik, hukuk, tıp gibi programlarda bile üniversite ancak mesleğe ön hazırlığı sağlayabilir. Yeni mezun bir mühendise, hukukçuya, doktora kendi meslektaşları en az bir, hatta iki yıl stajyer gibi davranırlar. Bu alanlarda bile üniversite diploması olsa olsa mesleğe giriş biletidir ve mesleğinde uzmanlaşabilmek için mezunun epey bir deneyime (ve öğrenmeye devama) ihtiyacı vardır.

2) Temelinde içerik odaklı bir eğitim sistemi olan üniversite özellikle son yıllarda zamanın epey gerisinde kaldı. Bir yandan bilgi patlaması yaşanırken, diğer yandan içeriğe neredeyse her yerden her zaman ücretsiz ulaşılabilen bu çağda üniversite değişime yeteri kadar hızlı ayak uyduramadı. Ben öğrenci iken dersi iyi öğrenebilmek için derse girmek ve dikkatli not almak gerekiyordu. Günümüzde dersi en iyi öğrenmenin yolunun aynı olduğunu iddia etmek epey zor.

3) Üniversite önemsizleşirken üniversite dışı alternatifler önem kazandı. Bilgi artık üniversitelerin tekelinde değil. Birçok alternatif eğitim kurumu teknolojiyi iyi kullanarak üniversitelerden daha hızlı, daha ucuz ve daha etkin eğitim verebiliyor. Üniversite diploması önemini hızla yitiriyor ve işverenler adayların bilgilerinin yanında, deneyimlerine, yetkinlik ve becerilerine daha fazla önem veriyor.

Bu girişten sonra üniversite okumamanızı önereceğimi düşünmeye başlamış olabilirsiniz. Fakat ben hala üniversitenin değerli olduğunu ve bireyin gelişiminde önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Bir şartla: üniversite haddini bilecek!

Mağrur Üniversite

Yöneticileri kendilerini Kafdağı’nda görürler. Öğrencilerin mutlu ve başarılı olması için nasıl bir eğitimden geçmesi gerektiğini bildiklerini düşünürler. Kuralcı ve katıdırlar. Mutlak doğruları vardır. Gelecekteki başarının reçetesine sahip olduklarını sandıklarından öğrencilerin inisiyatif almasına pek izin vermezler. Böyle kurumlarda öğrencinin istediği dersleri alabilmesi, istediği ders dışı etkinliklere katılabilmesi, istediği deneyimleri elde edebilmesi, özetle kendini geliştirmesi zordur. Öğrencinin eğitimini bireyselleştirmesi geleneksel yoldan ayrılmak anlamına geleceğinden pek istenilen bir şey değildir. Dolayısıyla öğrencinin tercih edebileceği çift anadal, yandal, seçmeli dersler, kurum dışından alınan derslerin saydırılması, değişim programları, arzu edilen stajlar böyle kurumlarda pek kolay olmaz. Gelenekselliği kutsayan üniversitelerin eğitim teknolojilerini edinme ve kullanma adaleleri de zayıftır. Deneyimlerime dayanarak ülkemizdeki üniversitelerin önemli bir bölümünün büyük ölçüde bu grupta olduğunu düşünüyorum. Öğrencilere en önemli önerim böyle kurumlardan uzak durmalarıdır.

Mazbut Üniversite

Yöneticileri üniversitenin faydalarının yanında eksiklerinin de farkındadır. Üniversite sistemini sarsan güçlerin (bilgi patlaması, maliyetlerin artışı, eşitsizlikler, teknoloji, girişimciler, Z kuşağı, demografik deprem ve pandemiler) farkındadırlar. Yükseköğrenimin hangi yönlerde değişeceğinin de bilincindedirler. Üniversite eğitiminin en iyi şartlarda bile ancak gelecek için bir temel sağlayabileceğinin ve yaşam boyu eğitimin ilk basamağı olduğunu çok iyi bilirler. Odaklarında kurum değil öğrenci vardır. Öğrencinin eğitimini bireyselleştirmesi için tüm olanakları seferber ederler. Geleneksel bireyselleştirme yolları olan çift anadal, yandal ve seçmeli derslerin yanında, yeni teknolojilerin getirdiği bireyselleştirme fırsatlarını da öğrencilerine sunarlar. Örneğin öğrencilerin başka üniversiteler tarafından verilen kitlesel çevrimiçi açık dersleri kredili almalarını desteklerler, örneğin dünyanın en gelişmiş uyarlanabilir öğrenme sistemlerini öğrencilerine açarlar, örneğin her öğrencinin geleceğin olmazsa olmazı olan veri bilimi ve yapay zekâ konusunda kendisini geliştirmesine olanak sağlarlar. Bunların yanında, haddini bilen üniversite yöneticileri akademik gelişimin işlerinin sadece bir parçası olduğunun farkındadırlar ve öğrencilerin profesyonel gelişimine de destek verir, öğrencilerinin iş dünyasının aradığı yetkinlik ve beceriler ile mezun olmalarını sağlamaya çalışırlar. Sağlıklı bireysel gelişimin ancak özgür ortamlarda gerçekleşebileceğini bildiklerinden, öğrencilerine ülkenin ve zamanın şartları elverdiğince özgür bir ortam sağlamak için ellerinden geleni yaparlar. Öğrencilere en önemli ikinci önerim yukarıda tasvir ettiğime yakın bir kurumu seçmeleridir — sayıları az olsa da.

Özetle, sizin için neyin en iyisi olduğunu bilen kurumlardan uzak durun, kendi gelişiminiz için size olabildiğince inisiyatif veren ve olanak sağlayan kurumları seçin. En önemlisi, bir mezun yetiştirme işinin üniversiteye emanet edilemeyeceğini ve bu insanı mimarlık/mühendislik projesinin kendinizde olduğunu bilin. Üniversite ancak destek verebilir; eğitim sizde! İşsiz üniversite mezunu sayımız 1,5 milyona yaklaşıyor; daha fazla vasıfsız üniversite mezununa ihtiyacımız yok.

--

--

Erhan Erkut

Özyeğin Üniversitesi Kurucu Rektörü (1.1.2008–1.7.2013), MEF Üniversitesi (1.1.2014 -…) erhanerkut2000@gmail.com